30 Ocak 2015 Cuma

TEK DÜNYA DÜZENİ İSTEYENLER...

"İŞTE BU TEHLİKELERE KARŞI UYARILSINLAR DİYE İNSANLARA BİR BİLDİRİDİR...." (İbrahim:52)DÜNYA DÜZENİ İSTEYENLER...
"İŞTE BU TEHLİKELERE KARŞI UYARILSINLAR DİYE İNSANLARA BİR BİLDİRİDİR...." (İbrahim:52)

AMERİKA İLE BİRLİKTE HAREKET ETMEK İSLAM'IN HARAM KILDIĞI BÜYÜK BİR CÜRÜMDÜR
1991 de Irak’a karşı yapılan körfez savaşında Amerika bu savaşa girmek için devletler boyutunda bir ittifak sağladı. Ardından "Yeni Dünya Düzeni" adı altında egemenliğini dünyaya dayattı. Terörle savaştığı görüntüsünü vererek devletler boyutunda yeni bir birliktelik oluşturmaya çalışıyor. Gerçekte ise "Yeni Dünya Düzeni"ni geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu sayede özellikle İslam Alemi başta olmak üzere Orta Asya‘da kendine boyun eğmeyen devletleri ve Çin gibi kendi nüfuzunu tehdit eden devletleri avucuna alarak dünya üzerindeki hakimiyetini güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

Şu anda 11.09.2001 de New York ve Washington’a kimin saldırdığı konusuna girmek durumunda değiliz. Fakat Amerika’nın elinde hiçbir delil olmadan Bin Ladin’i suçladığına şahid olmaktayız. Nitekim Amerika’nın yetkili kişilerinden hiç biri Bin Ladin aleyhine elinde bir delil ve bir kesin kanıt olduğunu açıklama cesaretini gösterememektedir. Bütün iddiaları O’nun baş şüpheli olduğu yönündedir. Gerçek şu ki Bin Ladin bu suçlamayı reddederek bu saldırı ile kesinlikle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığına dair beyanat vermiştir. Tıpkı bunun gibi Taliban hükümeti de aynı şekilde bu saldırı ile bir ilgisinin olmadığını kesin olarak beyan etmiştir. Artı bu suçlamaya dair delilleri istemiş, deliller ortaya konduğu taktirde muhakeme olmayı kabul etmiştir. Fakat Amerika delil ortaya koymaktan aciz kalmıştır. Hepsinden önemlisi durumdan haberi olanlar Pakistan kanalıyla Taliban hareketine Amerikan istihbaratının sızdığını biliyorlar. Bin Ladin’e izafe edilen "El-kaide" örgütüne de Amerikan istihbaratının sızdığını biliyorlar. Eğer bu saldırının sahibi Bin Ladin olsaydı Amerika bunu bilirdi. Kaldı ki böyle bir saldırı büyük bir grup insanı ve uzun bir hazırlık dönemini gerektirir.

Gerçek şu ki, bu gibi olaylarda Amerika, maksatlı bir şekilde bizi şaşırtmaya devam etmektedir. Öyle ki bizi buna alıştırdı. Amerika’nın iç istihbaratı ile ilgili çalışan F.B.I.’n Oklohoma’daki merkezine 1995’de saldırılınca hemen Arapları ve müslümanları yoğun bir şekilde suçlayıp durdu. Çok zaman geçmeden bu saldırıyı yapanın bir Amerika’lı olduğu ortaya çıktı. Nitekim Amerika Sudan‘daki ilaç fabrikasını bombaladığında oranın bir silah fabrikası olduğunu sandığını söyledi. Halbuki orasının bir ilaç fabrikası olduğunu çok iyi biliyordu. Çünkü o Sudan’da küçük büyük ne kadar fabrika varsa hepsini biliyordu. Amerika bunu içerdeki baskıları dindirmek için yaptı. Amacına ulaşınca da yaptığından dolayı Sudan’dan özür diledi. Lübnan hava yolunda bir uçağı düşünce de aynı şeyi yapmıştı. Aslında şu anda Amerika bu olayın arkasında kimin olduğunu biliyor. Kasden bilmezlikten gelip başkalarını suçluyor ki bundan bir çok fayda elde etsin. Amerika’nın elde etmeye çalıştığı kazanımlar; dünya kamuoyunu yanına almak, büyük şok geçiren halkının kızgınlığını bastırmak, dünya ve özellikle Orta Asya üzerindeki nüfuzunu yaymak, dünyanın ve özellikle petrol ülkelerinin gelirlerini paylaşmak ve Batı medeniyetine ihtiyacı olan bir düşman -ki bu İslam'dır- icad etmek şeklinde sıralanabilir.

Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı 14.09.2001 Cuma günü Arap Büyükelçilerini çağırıp kurulacak ittifakın çeşidini onlara açıkladı. Bu açıklamada şunlar geçti: I. Amerika ‘ın yaptığı açıklama ve girişimler güçlü bir şekilde alenen desteklenecek. II. Bazı şahısların tutuklanması, bazı büroların kapatılması ve mali desteğin sağlanması gibi somut adımlar atılacak. III. Güvenlik ile ilgili bilgileri alıp vermede ABD ile birlikte çalışmak ve Amerikan askerlerinin intikaline yardımcı olmak. Ardından Amerika Dışişleri Arap, Avrupa, Latin Amerika ve Asya ülkelerin hepsine bir belge dağıttı. Bu belgede Amerika’nın güya terör ile yapacağı savaşta izleyeceği yolun genel esasları yazılıydı. Avrupa ile yapılan görüş alış-verişine yardımlaşma adı verdi. Pakistan dahil olmak üzere Arap ve Asya ülkeleriyle yaptığı muamelede onlara bir takım "Emirler" vererek "Talepler listesi" olarak adlandırdı. Öyle ki Amerika bu dayatmalarını devletlerle tartışmıyor bile. Onlara özetle şöyle diyor: Siz ya Amerika’nın yanındasınız ya da terörün!?

Ey Müslümanlar!

Sizi aşağılayan ve sizi hafife alan Amerika‘nın bu şekildeki isteğini Şer‘an reddetmeniz size farz olmaktadır. Zira Amerika, kimi destekleyeceğinizi ve kiminle savaşacağınızı size bildirecek kadar yüce bir mevkide değildir. Siz ilahi risalet ehlisiniz. İnsanlığa nur ve hidayeti taşıyan kimselersiniz. Muhakkak ki Allah (c.c.)

"Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış; iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan ve Allah'a inanan en hayırlı bir ümmetsiniz." (Al-i İmran: 110) şeklindeki mübarek sözüyle sizi vasıflandırmıştır. Bu risaletin hükümleri savaşa katılmayanlarla savaşmayı, savaşa katılmayan çocuk, ihtiyar ve kadınları savaş meydanında bile olsalar öldürmeyi haram kılmıştır. Suçsuz insanları taşıyan uçakları kaçırıp onlarla bir yere çarpıp yok etmeyi de haram kılmıştır. Evleri ve suçsuz insanların barındığı iş yerlerini yıkmayı da haram kılmıştır. Bu çeşit düşmanca eylemleri İslam haram kılmıştır. Bunları müslümanlar yapamaz. Fakat müslümanlara saldıran, onların topraklarını gasbeden, servetlerini alıp götüren ve onlara egemenlik kurmak isteyen düşmanla savaşıp onu öldürmek meşrudur ve cihaddır. Dahası o farzdır. İslam'ın zirve noktasıdır. Zira Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki Allah’ın düşmanı, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmeyip Allah’ın bildiği düşmanları korkutasınız." (Enfal: 60) Resul (S.A.V.) de şöyle buyurmaktadır. "İşin başı islam'dır. Direği namaz ve zirvesi de cihaddır."
**********************

Ey müslümanlar!

Amerika’nın sizi zorladığı şeyleri kendisine vermeniz şer’an haramdır. Amerika’nın emirlerine boyun eğmeniz, çeşidi ne olursa olsun ona yardım etmeniz, güvenlik ile ilgili istihbarat sağlamanız, onların topraklarınızdan veya hava sahanızdan veya da sularınızdan geçmesine yardımcı olmanız haramdır. Yine Amerika ile bir takım süresiz sözleşmelerde bulunmak da caiz değildir. Askeri işlerin hiçbirinde ona yardımcı olmak da caiz değildir. Onunla bir ittifak ve dostluğa girmek helal değildir. Çünkü Amerika islam'ın ve müslümanların düşmanıdır. Bakın Allah(C.C.) ne buyuruyor:

"Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettiği halde onlara sevgi gösteriyorsunuz..." (Mümtehine:1)

Kaldı ki Allah Sübhanehu ve Teala onların müslümanlar aleyhine neleri kalplerinde gizlediklerini hususunda bizi uyarmak üzere şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten geri kalmazlar. Size sıkıntı verecek şeyleri isteyip dururlar. Gerçekten kin ve düşmanlıkları ağızlarından dökülen sözlerinden belli olmuştur. İçlerinde sakladıkları düşmanlık ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız herhalde ayetlerimizi size açıklamış oluyoruz. İşte siz böyle kimselersiniz ki onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz..." (Al-i İmran: 118-119)

Kuşku yok ki, Allah (C.C.)’nın bize haber verdiği bu kini, kafirlerin yetkili kişilerinin davranışlarında gördük. Hatta pis yahudilerin, müslümanları terörist olarak niteleyip diğer kafirleri tahrik edince, normal halkın bile müslümanlara kin duyduğuna şahid olduk. Nitekim camilere ve sokakta yürüyen müslüman kadınlara saldırdılar. Başkan Bush’da bu savaşı bir intikam savaşı olarak değerlendirdi. 11 Eylül de New York ve Washington’a yapılan saldırının intikamı alınacak dedi. Hatta daha ileri gitti. 16.09.2001 de bu savaşın bir haçlı savaşı olduğunu söyledi. Daha nasıl Amerika bu sözünden sonra müslümanlardan kendi safında yer almalarını isteyebilir!? Çünkü Başkan Bush utanmadan bu savaşın yalnızca Bin Ladin’e ve Afganistan’a karşı bir savaş olmadığını, Amerika’nın önünde eğilmeyen bütün müslümanları kapsadığını söylüyor. Aslında bu izmihilalın, kulluğun ve köleliğin ta kendisidir. İnsanlara mutlak manada hükmetmek demektir. İşte bu büyüklenmedir ki milletlerin kalbine Amerikan düşmanlığını ekmiştir. Öyle ki Amerika’ya zarar vermek için ölümü göze alıp kendini feda ediyorlar. Bu şekilde ondan intikam alıyorlar. Demek ki Amerika ektiğini biçiyor!

Ey müslümanlar!

Siz tek bir ümmetsiniz! Zira Allah(C.C.) şöyle buyuruyor:

"Müslümanlar ancak kardeştir." (Hücurat:10) Resul (SAV.) de şöyle buyurmaktadır: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu yalnız bırakmaz." "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez onu yardımsız bırakmaz ve onu küçük düşürmez." "Mü’minler; bazıları bazılarına kenetlenmiş bir duvarın tuğlaları gibidirler." "Müslümanlar sevgide, merhamette ve şefkatte bir vücud gibidirler. Bir organ acı çekti mi diğer organlar da uykusuzluk ve ateş ile ona katılırlar." "Müslümanların kanı eşittir. Onların en zayıfı onların zimmetini karşılamaya koşar ve en uzak olanlarını komşu olarak bilirler, kendi dışındakilere karşı da tek bilektirler." Ayrıca Resul (SAV.) Medine vesikasında müslümanları şöyle vasıflandırmıştır: "Onlar diğer insanlardan ayrı tek bir ümmettirler... Mü’minler diğer insanlardan ayrı olup birbirlerinin velileridirler. Müslümanların barışı tek bir barıştır. Bir müslüman savaşta diğerlerinden bağımsız barış akdetmez."

İşte Amerika! Almış başı çekip gidiyor. Devletleri etrafında biriktirmiş, ittifaklarını yapmış, hazırlıklarını görmüş bir şekilde Afganistan’ı uyarıyor. Düşmanca ve zalimce onu korkutuyor. Bütün müslüman ülkeleri tehdid ediyor. Savaşın senelerce süreceğini söylüyor.

Ey müslümanlar!

Eğer sizin yöneticileriniz dinlerini bırakmış korkak uşaklar ise ve eğer bütün saygınlıklarını kaybetmiş olup zalim müstekbir Amerika’nın önünde bir köle gibi davranıyorlarsa ve onlardan hiçbir umut beklenmiyorsa, söyleyin Allah aşkına bu yöneticilerin Amerika ile ittifak kurup sizi müslüman kardeşlerinizle savaşmaya sürüklemelerine izin mi vereceksiniz?! Yöneticilerinizin havaalanlarınızı, denizlerinizi ve topraklarınızı, müslüman ülkeleri işgal etsin diye Amerika’ya vermesine göz mü yumacaksınız?! Amerika’nın müslüman kardeşlerinizi öldürmek için kullanacağı askerleri vermeye razı mı olacaksınız?! Allah’a and olsun ki bu yöneticilerin yaptıkları görülmedik büyük bir cürümdür! Yine Allah’a andolsun ki eğer onların Amerika’nın istediği gibi yapmalarına müsaade ederseniz bu sizin için utanç verici bir durum ve büyük bir günahtır! Şu anda acil olarak yapmanız gereken şey yöneticilerinizin ülkelerinizin kapılarını Amerika’ya açmalarına engel olup Amerikalıları ülkenizden ve bütün müslüman ülkelerden kovmanızdır.

Şu da var ki; bütün İslam ümmetinin sorunlarını kökten halledecek esas iş; Müslüman ülke ve milletleri tek bir devlet bünyesinde birleştirecek ve İslam'ı, cihana hem de bütün cihana taşıyacak Raşidi Hilafet Devletini kurmaktır. Allah (C.C.) şöyle buyurmaktadır

"Allah’ ın ipine sımsıkı sarılın ve parçalanmayın" (Al-i İmran:103)

Ey müslümanlar!

Eğer siz tek bir halifenin sancağı altında tek bir devlet olup Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine sımsıkı sarılsanız, Amerika veya diğer küfür devletlerinden hangisi size dokunmaya cüret edebilir?! Sizi hesaba katmadan yöneticilerinizi kendine nasıl köle edinebilir?! Allah’a yemin olsun ki Hayır! Öyle ise ümmetinizi ve topyekün dünyayı kurtaracak bu köklü işi yerine getirmek için ayağa kalkın:

."...Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla boşa çıkarmaz." (Muhammed:35)

HİZB-UT TAHRİR
*********************
Onlar tuzak kurarken Allah da tuzak kuruyordu. Hiç kuşkusuz Allah en etkili tuzak kurucudur.Enfal-30

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder